Sunday, May 28, 2006

banliyö yanılsaması

popüler sinema dergisi yazarlarının sık sık kullandıkları bir terim olup, internette ne kadar araştırdıysam da böyle bir terime rastlayamadım. açıklamak gerekirse; 50'li, 60'lı hatta 70'li yıllarda çevrilen amerikan dizilerinde ve filmlerinde vuku bulan bir fenomendir. şehir merkezinden uzak banliyo denilen yerlerde, sıra sıra, güzel evlerde yaşayan mutlu ailelerin hayatları anlatılır bu filmlerde. küçük, gündelik hayata ilişkin sorunlardan fazlasının gösterilmediği steril yaşamlar falan filan... amerikan rüyası yani.
derken david lynch, film yapmaya başlar ki, 1986 yapımı blue velvet, banliyö yanılsamasının üzerine giden, bu yanılsamayı yerle yeksan eden filmlerin atası olarak kabul edilebilir. filmin başlangıcında, günlük güneşlik, mutlu bir kasabaya davet edildiğimizi sanarız. birbirine el sallayan insanlar, üstü açık arabalar, nalbur dükkanları, bahçesini sulayan yaşlı bir adam... derken bahçesini sulayan o adam birdenbire yere yıkılır, kalp krizi geçirmektedir. bir köpek telaşlı telaşlı havlamaya başlar ve lynch, kamerasını yavaş yavaş bu görüntülerden kaydırarak, çimenlerin arasındaki böcek topluluğunu gösterir. bu, filmin tamamını özetleyen sembolik bir sahnedir ki zaten lynch'in
ilgilendiği şey de, sakin, normal bir amerikan yaşamı değil, bu yaşamın ardındaki karmaşa ve ümitsizliktir.

nitekim twin peaks te te aynı konuya eğilen başka bir lynch filmidir. 90'larda banliyö yanılsamasını yıkan filmlerde farkedilir bir artış olur, bir kaç örnek vermek gerekirse; truman show ve pleasantville; bunlar konuyu medya eleştirisi üzerinden anlattıkları için iki boyutlu okumaya açık filmler. sonra yıllar önce lynch'in yaptığı şeyi sırf daha anlaşılır yaptığı için american beauty, oscarları silip süpürmüştü, hoş david lynch'in bir sürü oscar alan bir film yapmasını da hiç istemem ya neyse...
sonra bir todd haynes filmi olan far from heaven var. zaten bu film, doğrudan 50 li yıllarda çekilmiş bir holywood melodramı formundaydı ve gene hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını anlatmaya çalışıyor, steril ve sakin görünümlü amerikan hayatının asla konuşulmayan sırlarını ortaya çıkarıyordu.son zamanlardan bir örnek vermek gerekirse cnbc-e'de yayınlanan desperate housewives diyebilirim.
peki tüm bunları bilmek bir insana ne kazandırır? sanırım hiç bir şey...

No comments: